"Everything has a price" diyip oh nasıl olsa ingilizce bi giriş yaptım, bundan sonra hiç bi sik anlatmasam da gerekli miktarda havam var diyerekten köşeye çekilmeyeceğim. Zaten anlatmaya, gevelemeye çalışacağım şey de her şeyin bir fiyatı var konusuyla yakın ilintisiz. Parayla bir şeyler değil de iknayla bir şeyler elde etme üzerine ufak bir teoremim var: "Neden Olmasın"
Pierre Woodman'ı bilenler bilir, bilmeyenler içinse ufak çaplı bir özet geçeyim. Google hazretleri zaten konu hakkında her türlü yardımı yapmakta. Woodman, porno sektöründe fotoğrafçı, kameraman, yönetmen, senarist, casting sahibi yani bi nevi her şey. Ama filmlerine kesinlikle porno demeye dilim varmıyor. Hani sanat filmi izleyen entelleri getirsek, film boyu kemik çerçeveli gözlükleriyle oynayıp hımm, çok özgün, dışavurumcu gibi seslerle filmi soluksuz izlerler. Çünkü Woodman'ın filmlerinin en önemli özelliği; kadın kişilerin tamamiyle sokaktan bulup getirilmesi ve ilk kez bu iş için kamera önüne geçiyor olması. Yani olay tamamiyle doğal. Ve asıl izlenesi bölüm bundan sonra başlıyor. Çünkü izlenecek olan şey bir porno değil, insan psikolojisi ve saniyeler içindeki değişimi. Hiç porno film çevirmek gibi bir niyeti olmayan, hatta kalkıp gitmek üzere olan hanım kızlarımıza tatlı diller dökerek, ufak iltifatlarla ve arka planda dönen paralarla ikna ediyor. İkna ettiği kişiler de öyle sıradan tipler değil işin ilginci, aralarında 2006 Rusya güzeliyle bile filmi bulunmakta.
Vay arkadaş ne methettin adamı gören de hiç yapılmamış bir şey sanacak, x vay y var diyorsan, Woodman'ı hiç görmemişsin demektir. Woodman, bildiğin halı mobilya dükkanı sahibi tipli, göbekli, kısa boylu, döşü götü kıllı, küçük pipili yani bi nevi Şahin K. Ama Şahin K'dan farkı; performansı. Bildiğin darbeli matkap gibi çalışmakta ve sevişmek gibi bir niyeti olmayan hanım kızımız da olay sonunda gayet memnun kalmakta. Ayrıca en önemli özelliklerinden birine gelirsem; avına yaklaşırken gözün çok güzel, saçın şahane gibi iltifatların yanında direkt ama göte de methiyeler de sunmakta. Yani niyeti gevelememekte. Sevişmek istiyorsa, senle sevişmek istiyorum demekte. Hay ben kafama sokim, deminden beri girizgah yapcam, teoremimin tabanını sağlamlaştırcam diye elin pornocusunu pohpohluyorum, methediyorum. Asıl konuyu tamamiyle unuttum. Olay Woodman siker'e döndü, dönecek.
Woodman'ı yeterince methettiysem asıl konuya geçiyorum: "Neden Olmasın" Hani bazen arkadaş meclisinde "o kız sana bakmaz" varyasyonunda cümleler geçmekte ya. İşte bu teorem bu yargıları ortadan kaldırmakta. Deyim, ikametgah değiştirmediyse ve tabir de caizse; amına koymakta. Nasıl mı? Hepsi ama hepsi Zabah gazetesiyle 24 kupona. Öhm! Herkes herkese bakar güzel kardeşim, canım, bebeğim, tontişim, porsuğum... Lan Woodman koca bi kainatı sikti geçirdi, neyin eksik Woodman'dan, fazlan var. Koçsun koç. Öncelikle hedefini belirleyip, hedeften milim sapmadan, kollektif futbolu benimsemeden, tam saha pres yapacaksın ve kafanda tek bir motto: "Neden Olmasın"
Lan mal böyle anlatıyosun ama daha elle tutulur hiçbir şey yok ortada diyorsan, bekle canım, bekle güzel kardeşim. Kendimden örnekle konuyu pekiştiricem. Kendim denemediğim teoremi sana kullandırırmıyım hiç. Yaslan arkana anlatıyorum. Olay lisede geçmekte ve ben bu teoremimi hayata geçirmek için bahane aramaktayım. Arkadaşlarımın önüne atlayıp, uzaklara baktıktan sonra "Bana bir isim söyleyin, onu 3 gün içinde tavlayayıp hepinizi göt edeyim ve eğer başaramazsam takımınızın orijinal formasını alıcam" "Yine durduk yere gaza geldi mal" diyip güldüler ama teklifim onları cezbetti. Zira ne göt olma, olmama gibi bir olayları ne de kaybedecek bir şeyleri vardı. Tamamiyle heyecan peşinde ve bir bilim adamı gibi risk alarak teoremimin ispatı peşindeydim. "Pınar" dediler hep bir ağızdan. Pınar olmaz lan ehe başka birini söyleyin, Pınar sayılmaz dedim. Yalvardım uçan balon aldırmaya çalışan sabi gibi. Pınar ki; okulun tartışmasız en güzeli, en götü havalısı, en ulaşılmazı. Her okulda bir Pınar vardır zaten, fazla tasvire gerek yok. Ama bu Pınar, "Milli Eğitim Bakanlığı Pınar Atama Sistemi"nden çıkmış en güzel Pınar'dı. Ama madem bir teorem attım ortaya, bunu kanıtlamam lazım diyip, Pınar hakkındaki tüm bilgileri topladım ve olanca özgüvenimi de yanıma aldıktan sonra yanına gittim.
-Pınar naber? (Çok kendinden emin ve netim. Doğru yoldayım. "Neden Olmasın")
-Sen de kimsin be (Bu tür çıkışlara hazırlıklıydım allahtan, hemen cevabı yabıştırcam bak)
-Ben seni zevk okyanularında kayıksız bırakacak ilahım (Uuu beybi)
-Senin ağzını burnunu kırdırtırım göt. Emrahhh, Emrahhhhh (Beklenmeyen tepki, beklenmeyen tepki)
- Ya Pınar tamam Emrah'ı niye çağırıyosun. Çağırma Emrah'ı, ne gerek var Emrah'a. Ya aynı sınıftayız hatırlamadın mı. Ben ya Hoanes. Arka sırada oturuyorum hani. Bi kere hani "sakızı olan var maaı" demiştin de sakız vermiştim sana. "Çok tişkür canişkom" demiştin?
-Heaa hatırladım. Niye piç gibi konuşuyon o zaman. Az kalsın Erhan'a dövdürcektim seni.
-Şaka Pınarcım, şaka. Maksat eğlenelim, güzel bi anı olsun, hayatın monotonluklarından kaçalım. Hadi ben gittim, sonra şeaparız...
Pierre Woodman'ı bilenler bilir, bilmeyenler içinse ufak çaplı bir özet geçeyim. Google hazretleri zaten konu hakkında her türlü yardımı yapmakta. Woodman, porno sektöründe fotoğrafçı, kameraman, yönetmen, senarist, casting sahibi yani bi nevi her şey. Ama filmlerine kesinlikle porno demeye dilim varmıyor. Hani sanat filmi izleyen entelleri getirsek, film boyu kemik çerçeveli gözlükleriyle oynayıp hımm, çok özgün, dışavurumcu gibi seslerle filmi soluksuz izlerler. Çünkü Woodman'ın filmlerinin en önemli özelliği; kadın kişilerin tamamiyle sokaktan bulup getirilmesi ve ilk kez bu iş için kamera önüne geçiyor olması. Yani olay tamamiyle doğal. Ve asıl izlenesi bölüm bundan sonra başlıyor. Çünkü izlenecek olan şey bir porno değil, insan psikolojisi ve saniyeler içindeki değişimi. Hiç porno film çevirmek gibi bir niyeti olmayan, hatta kalkıp gitmek üzere olan hanım kızlarımıza tatlı diller dökerek, ufak iltifatlarla ve arka planda dönen paralarla ikna ediyor. İkna ettiği kişiler de öyle sıradan tipler değil işin ilginci, aralarında 2006 Rusya güzeliyle bile filmi bulunmakta.
Vay arkadaş ne methettin adamı gören de hiç yapılmamış bir şey sanacak, x vay y var diyorsan, Woodman'ı hiç görmemişsin demektir. Woodman, bildiğin halı mobilya dükkanı sahibi tipli, göbekli, kısa boylu, döşü götü kıllı, küçük pipili yani bi nevi Şahin K. Ama Şahin K'dan farkı; performansı. Bildiğin darbeli matkap gibi çalışmakta ve sevişmek gibi bir niyeti olmayan hanım kızımız da olay sonunda gayet memnun kalmakta. Ayrıca en önemli özelliklerinden birine gelirsem; avına yaklaşırken gözün çok güzel, saçın şahane gibi iltifatların yanında direkt ama göte de methiyeler de sunmakta. Yani niyeti gevelememekte. Sevişmek istiyorsa, senle sevişmek istiyorum demekte. Hay ben kafama sokim, deminden beri girizgah yapcam, teoremimin tabanını sağlamlaştırcam diye elin pornocusunu pohpohluyorum, methediyorum. Asıl konuyu tamamiyle unuttum. Olay Woodman siker'e döndü, dönecek.
Woodman'ı yeterince methettiysem asıl konuya geçiyorum: "Neden Olmasın" Hani bazen arkadaş meclisinde "o kız sana bakmaz" varyasyonunda cümleler geçmekte ya. İşte bu teorem bu yargıları ortadan kaldırmakta. Deyim, ikametgah değiştirmediyse ve tabir de caizse; amına koymakta. Nasıl mı? Hepsi ama hepsi Zabah gazetesiyle 24 kupona. Öhm! Herkes herkese bakar güzel kardeşim, canım, bebeğim, tontişim, porsuğum... Lan Woodman koca bi kainatı sikti geçirdi, neyin eksik Woodman'dan, fazlan var. Koçsun koç. Öncelikle hedefini belirleyip, hedeften milim sapmadan, kollektif futbolu benimsemeden, tam saha pres yapacaksın ve kafanda tek bir motto: "Neden Olmasın"
Lan mal böyle anlatıyosun ama daha elle tutulur hiçbir şey yok ortada diyorsan, bekle canım, bekle güzel kardeşim. Kendimden örnekle konuyu pekiştiricem. Kendim denemediğim teoremi sana kullandırırmıyım hiç. Yaslan arkana anlatıyorum. Olay lisede geçmekte ve ben bu teoremimi hayata geçirmek için bahane aramaktayım. Arkadaşlarımın önüne atlayıp, uzaklara baktıktan sonra "Bana bir isim söyleyin, onu 3 gün içinde tavlayayıp hepinizi göt edeyim ve eğer başaramazsam takımınızın orijinal formasını alıcam" "Yine durduk yere gaza geldi mal" diyip güldüler ama teklifim onları cezbetti. Zira ne göt olma, olmama gibi bir olayları ne de kaybedecek bir şeyleri vardı. Tamamiyle heyecan peşinde ve bir bilim adamı gibi risk alarak teoremimin ispatı peşindeydim. "Pınar" dediler hep bir ağızdan. Pınar olmaz lan ehe başka birini söyleyin, Pınar sayılmaz dedim. Yalvardım uçan balon aldırmaya çalışan sabi gibi. Pınar ki; okulun tartışmasız en güzeli, en götü havalısı, en ulaşılmazı. Her okulda bir Pınar vardır zaten, fazla tasvire gerek yok. Ama bu Pınar, "Milli Eğitim Bakanlığı Pınar Atama Sistemi"nden çıkmış en güzel Pınar'dı. Ama madem bir teorem attım ortaya, bunu kanıtlamam lazım diyip, Pınar hakkındaki tüm bilgileri topladım ve olanca özgüvenimi de yanıma aldıktan sonra yanına gittim.
-Pınar naber? (Çok kendinden emin ve netim. Doğru yoldayım. "Neden Olmasın")
-Sen de kimsin be (Bu tür çıkışlara hazırlıklıydım allahtan, hemen cevabı yabıştırcam bak)
-Ben seni zevk okyanularında kayıksız bırakacak ilahım (Uuu beybi)
-Senin ağzını burnunu kırdırtırım göt. Emrahhh, Emrahhhhh (Beklenmeyen tepki, beklenmeyen tepki)
- Ya Pınar tamam Emrah'ı niye çağırıyosun. Çağırma Emrah'ı, ne gerek var Emrah'a. Ya aynı sınıftayız hatırlamadın mı. Ben ya Hoanes. Arka sırada oturuyorum hani. Bi kere hani "sakızı olan var maaı" demiştin de sakız vermiştim sana. "Çok tişkür canişkom" demiştin?
-Heaa hatırladım. Niye piç gibi konuşuyon o zaman. Az kalsın Erhan'a dövdürcektim seni.
-Şaka Pınarcım, şaka. Maksat eğlenelim, güzel bi anı olsun, hayatın monotonluklarından kaçalım. Hadi ben gittim, sonra şeaparız...
bu adamin angelika diye bir kadinla videosunu izlemistim. kiz kabul etmiyordu sonra abimiz kabul ettiriyordu. Bu yaziyi google'da rastgele gorene kadar bu adami tanimiyordum :)
YanıtlaSileksisozlukten de bir fotoya rastladim.
Turk kizlari icin tehlike kapida
http://photos-e.ak.fbcdn.net/photos-ak-snc1/v1978/220/116/58147368331/n58147368331_1956134_7364.jpg