insana anarşi duygusunu aşırı düzeyde zerk eden film, `v for vendetta` dan sonra kendi devrimimi başlatma kararı almıştım.
kimliğimi gizlemek için bir maske lazımdı. soluğu kırtasiyede aldım. siyah `elişi kağıdı` kalmadığından sarı renkte şık ve etkileyici bir maske yaptım. tam olarak neyin devrimini yapacağıma karar vermemiştim ama imajım hazırdı, sonuçta imaj önemli bir unsurdu.
sıra ben öldükten sonra devrimimi tamamlayacak tanıdık ve güzel bir kız bulmaya gelmişti. günlerden salıydı ve salı pazarı kuruluyordu. pazar, devrimimin zeminini oluşturuyordu. her şey planlıma uygun gidiyordu.
pazara çıktım. yardımcımı bulabilmem içn en iyi ortam pazar ortamıydı. komşunun kızını gördüm. göz göze geldik, bakıştık. gülümsedi, gülümsedim. hedefe kilitlendim, aradığımı bulmuştum.
yanına yanaştım, "ver istersen taşiyim poşetleri eve kadar" dedim. "he ya, iyi olur valla belim koptuydu" dedi. eve doğru yürümeye başladık, nereden baksan 5 dakikalık yol vardı. derin sessizliği bozmak için muhabbet açmak zorundaydım. aklıma gelen ilk cümleyi söyledim: "valla senin göt de `düğün kazanı` gibi mübarek, maşallahı var" dedim. ben o ara ehe mehe diye gülerken yüzünün düştüğünü farkettim ve "şaka yapıyom kız, sende mal gibisin, espiriden de anlamıyon" dedim. gülümsemesiyle birlikte sıcaklık tekrardan yükselmişti.
eve doğru yaklaşıyorduk. polisler tarafından bayıltılıp sorguya alınmış imajı yaratmam lazımdı. "la la eğil polis seni vuracak" diyip elimi tokat pozisyonuna getirdikten sonra diklemesine ensesine vurdum. "oy boynum" diyip sendeledi. bayılmamıştı. sendelemenin etkisiyle düşüp alnını yere vurup bayıldı. plan kusursuzca ilerliyordu.
eve götürdüm. bodruma kapattım. kendimi hep başkası gibi, karanlıklar içinde, gölgeli gösterdim. vurdum kızın kafayı sıfıra. verdim tazyikli suyu. bastım sopayı. aç bıraktım. it yerine koydum. sonuçta devrimci yaratıyoruz, öyle kolay olmuyo bu işler. sorular sordum. hakkımda ne sorsam hemen ispiyonluyordu, adımı soruyorum, pat söylüyor. evimin adresini soruyorum "talatpaşa mah. çukurcuma sok. bayrampaşa no:43 duhul marketin yanı" diyordu. iyicene gevşek olmuştu, detay vermeye, zırlayıp kendini acındırmaya başlamıştı.
"de get evine" diyip kapıyı açtım ve sokağa saldım. güçlenmiş ve dimdik bir şekilde karşımda durup gitmeyeceğini sanarken, arkasına bile bakmadan "`ehorey`" diyip attı kendini sokağa.
devrimci yaratayım derken divane yaratmıştım. zayi etmiştim gül gibi kızı. zor arkadaş 21. yüzyılda devrim yapmak.
not: bilmem kaç yıl önce yazdığım, şimdi okurken daraltılar basan bi şeyim(tür bulamadım amk) sevgili günlük. sana sevdanın yolları, bana nostalji olsun.
koptum :dddd feyste paylaştım..birde şu yazılarına feyste paylaş butonu koyaydında benide yeniden not oluşturmak zorunda bırakmayaydın..hemi oğlum benim?
YanıtlaSilpaylaş butonuna ne gerek var .linki kopyalayıp "feys"in duvara yapıştırınca da oluyor.
YanıtlaSil